Sayın Bakan ‘rotasyon gerekiyor’ ifadesiyle hem kendisinin
hem de Bakanlığın taşra yöneticilerinin rotasyonunun gerekliliğine inandığını
söylemiş oldu. Fakat rotasyonun gerekliliği konusunda son anda bir aydınlanma
gelmediğini, başından beri böyle bir politika olduğunu daha önce hazırlanan ve
iptal edilen uzun süreçten biliyoruz.
‘Bu sene yapacaktık’ ifadesi ise içerisinde ‘neden yapmadınız?’
sorusunu da barındırıyor. Aslında Sayın Bakan bu soruya cevap verirken çok
soğuk bir tavır içerisine girmesiyle rahatsızlığını da ifade ediyor. ‘Bu sene
yapacaktık ama şu şu gerekçeyle yapmadık.’ gibi bir cevabı yok Sayın Bakan’ın. Tabi
diyemez ki: ‘Aslında biz her türlü hazırlığı yaptık, süreci işlettik, son
noktaya geldik ama kendi personelimiz olan bazı tuzu kuruların bastırmasıyla
geri adım attık!’
Aslında açıkça ifade etmek lazım gelirse maalesef koskoca
Milli Eğitim Bakanının bu açıklamasına bile kimse inanmıyor. Herkesin tercihleri
görüldükten, insanlar tüm planlamalarını yapmışken ve herkes tamamen
kabullenmişken son saniyede yapılan iptal işlemi MEB’e olan tüm itimadı sıfıra
indirmiştir. Bakan’ından hizmetlisine kadar MEB merkez teşkilatından yapılan
bırakın sözlü açıklamaları resmi yazılara bile inanç yoktur. Size inanmıyoruz
Sayın Bakan, üzülüyoruz bunu söylemekten ama MEB; tüm zamanların en güvenilmez,
en prensipsiz, en ‘ne yapacağı belli olmaz’ zamanlarını yaşıyor. Bu saatten
sonra Bakan dâhil Tüm merkez teşkilatı yöneticileri sadece ‘Allah bir’ derse
inanılacaktır. Bu böyle biline. Taşra yöneticileri bu yönetim kadrosunu hiçbir
zaman affetmeyecektir. Ağır travmanın ardından küskünlük, telafi edilemez bir
kırgınlığa dönüşmüştür. Bu artık ‘kuyruk acısı' olmuştur. Hani yılan demiş ya: ‘Sende
bu evlat acısı bende de bu kuyruk acısı varken dost olamayız.’ Öyle işte!
İnanmaya inanmıyoruz da de ki oldu ve mayısta rotasyon
yapıldı. Ey Bakanlık nasıl bir taslaktır bu? Tasfiye operasyonu mu yapılmak isteniyor?
1 2’ye, 2 3’e, 3 4’e, 4 5’e gidecek de 5 nereye gidecek? Herkes alt bölgeye
giderse 1’e kim gidecek?
Şube müdürlüğü atamasında yazılı sınav sadece baraj olacaksa
neden zaman kaybına yol açıyorsunuz? ‘Efendim biz mülakatı liyakata uygun ve
objektif yapacağız.’ mı diyorsunuz. Yalan yalan yalan. Kimse inanmaz buna ey
MEB! Eğer doğru söylüyor olsaydınız, eğitim yöneticilerinin mülakatlarında
yaşanan rezillikler ve pislikler burunların direklerini kırarken ‘Durun bakalım
il müdürü kardeşlerim, ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz!’ derdiniz.
Bu yaptığınız Ahmet’i Mehmet’e tercih etmektir. Bu
yaptığınız ‘Türkiye Cumhuriyetinde herkes yasalar önünde eşit ve şerefli Türk
vatandaşıdır.’ ilkesine aykırıdır. Bu yaptığınız dinen de caiz değildir. Muteber
hocalara sorun bakalım, deyin ki: ‘Hocam biz göstermelik mülakatlar yapıyoruz,
önceden isimleri belirlenmiş ‘kardeşlerimiz’ yönetici olsun diye diğerlerine
düşük puan veriyoruz.’ Bir tane hoca: ‘Kul hakkı da yemiş olsanız yaptığınız
doğru.’ derse ben İslamiyet hakkında bir şey bilmiyorum!
Bu yaptığınız genel ahlak ilkelerine de aykırıdır. Hiç dini
veya felsefi bir ölçülendirme görmemiş, ormanda yaşayan ilkel bir kabile
üyesine danışsanız hem vallahi hem billahi: ‘Herkese eşit olun, kim iyi
yapacaksa o gelsin, adil olan her zaman kazanır.’ diyecektir.
Daha önce de defalarca yazdım Allah’ınızı severseniz
yapmayın! Dindar öğretmenler öğretmen odalarında haktan hukuktan bahsedemez
oldular. Bu adam kayırmalar yüzünden Müslümanlık menfaatle, adaletsizlikle
beraber anılır oldu. Ebu Cehil kalkıp gelse bu kadar zarar vermez. Allah hakkı
için söylüyorum bunun hesabını öbür tarafta veremezsiniz!
Hâsılı kelam, taşra yöneticileri heyecanlarını da umutlarını
da inançlarını da kaybettiler ve yazık oldu. Daha da kötüsü bunun telafisi de
yok!