Taşra rotasyonu neden gereklidir?
Taşra yöneticilikleri zor ve yıpratıcı görevlerdir. Bir yöneticinin
yıpranmışlığı onun başarılı olup olmadığıyla ilgili değildir. Herkesin bir gün
söyleyecek sözü bitebilir. Uzun yıllar aynı görevde kalan yöneticilerde bir
meslek körlüğü oluşur, göz alışması olur. Yeni bir göreve gidildiğinde yeni bir
başlangıç ve heyecanla kişinin çalışmasına dinamizm gelir. Ayrıca ikili
ilişkilerde de zaman içerisinde yozlaşma oluşması kaçınılmaz olur. Diğer taraftan
bir yöneticinin çalıştığı yer mahrumsa sürekli bir mağduriyet; çalıştığı yer
mamursa sürekli ödül halinde olma adalet anlayışına muhalefettir. Nimet ve
külfet paylaşılmalıdır.
Ayrıca bir yöneticinin sonsuza kadar aynı görevde
kalamayacağı yadsınamaz bir gerçektir. Adil bir yer değiştirme sistemi
oturtulmadığında meclis kulisleri; ara renkli ve parlak kravatlı, zorlama
gülüşlü, ceketi adeta fermuar çekilmiş gibi boynuna kadar ilikli, ezik,
kişiliksiz, el etek öpen yöneticilerle sürekli dolup taşmaya mahkûmdur.
Bu rotasyonun olmamasıyla eskiden olduğu gibi bundan böyle
de Güven Park; randevu bekleyen, ceketini iliklediğinde göbeği iki ilik
arasından taşan, kravatını ne kadar sıkarsa sıksın gömleklerinin son düğmesi
kavuşmayan, yarı ütülü pantolonlu yoz müdürleri ağırlamaya devam edecektir. Veya
müdürler böyle olmak zorunda kalacaklardır.
UEYDER’in İşi Gücü Rotasyon muydu?
Dernek yöneticileri bu konuda kendilerini savunabilirler ama
konuyu yakından takip eden biri olarak şunu söyleyebilirim ki bu tespit çok
büyük bir haksızlıktır. Dernek ilk kurulduğunda en büyük hedef çok ciddi
sıkıntı olan mali hakların düzeltilmesiydi. Nitekim bu çalışmalar netice verdi
ve yöneticiler ek ders yerine ek ödeme almak suretiyle en azından diğer ilçe
müdürleri ve emsalleri şube müdürleriyle eşit gelire sahip olabildiler. Kuşkusuz
bu yeterli olmadı ve hala bir ilçe müdürü toplamda bir yatılı okul müdürünün
çok gerisinde kazanca sahiptir ve bu sık sık dile getirilmektedir. Yine ayrıca
biraz insaf ve izan sahibi herkes teslim eder ki dernek yöneticileri MEB taşra
yöneticilerinin 3600 ek göstergeye kavuşması için şişeler dolusu mürekkep
harcamışlardır. Bu çabalar sürecektir de. Ancak tüm bunlar, yıllardır çakılı ve
mahrum yerlerde çalışmak zorunda kalan taşra yöneticilerinin adil bir yer
değiştirmeye tabi tutulması için çaba göstermeye engel değildir.
Rotasyon Yanlısı Yazanlar Kişisel Çıkarlarına mı Hizmet
Ediyorlar?
Birçoğunu çok yakında –epey yakından- tanıyan biri olarak
söyleyebilirim ki bu tespit de kasıtlı ve tahrik amaçlı bir iftiradır. Bu yöneticilerin
birçoğu orta ve ortanın üstü sayılabilecek görevlerdedir. Amaçları sadece
onurlu ve kurumsal bir görevdir. Devletiyle barışık, adaletle yönetilen,
seçkinci anlayıştan uzak, eşitlikçi ve haysiyetli bir vazifeye kavuşmak için
çaba gösterilmiştir.
Şunun altını net olarak çizmek gerekir ki taşra yöneticileri
siyasi erkle çatışma içine girmeyi akıllarından bile geçirmemektedir. Bilakis aklı
başında her yönetici hem kendi çıkarları hem de kurumuna azami katkı açısında
siyasi iktidarla mutlak bir uyum içerisinde çalışmak zorunda olduğunun
bilincinde olmalıdır. Ancak, taşra yöneticiliklerinin siyasi görevler olduğu
algısı da son derece rahatsız edicidir. Siyaseti siyasetçiler yapmalıdır. Bir siyasi
partinin işlerini ilçe ve il başkanlarıyla kendi yerel teşkilatları yürütür. Taşra
yöneticileri devletin memurlarıdır ve devletin mevzuatı ve hedefleri
doğrultusunda hükümetin icraatlarını yürütürler. Burada şunu da netleştirmek
lazımdır ki hükümet partiden başka bir şeydir. Hükümet, yasama ve yargıyla
birlikte devletin organlarından biridir. Örneğin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
iki kimliği vardır. Birincisi hükümet başkanı görevi ki bu görevi dolayısıyla
devleti temsil eder ve bir ildeki tüm faaliyetlerinde kendisine ilin valisi
eşlik eder. Diğer bir kimliği parti başkanlığıdır. Erdoğan, parti başkanı
sıfatıyla parti çalışması yaparken veya siyasi bir miting yaparken devletin
valisi orada bulunmaz ve işine bakar. Bu ayrımı iyi anlamak ve irdelemek
gereklidir.
İzah etmek istediğimiz şey özetle: Taşra yöneticilerinin il
ve ilçe başkanlarına yalvar yakar kulis yapmalarını başarı olarak ortaya koymak,
her biri fakülte mezunu ve teknik görevlerde bulunan yöneticilere ve o
düzeydeki diğerlerine çok büyük bir züldür.
Rotasyon Neden Engellendi?
Adil bir yer değiştirme sisteminin getirilmesi MEB için
cumhuriyet tarihinin en anlamlı hamlesi olacaktı. Ancak özellikle Ankara,
İstanbul, İzmir ve başka birkaç büyük ildeki ‘beyaz’ yöneticiler yukarıda da
belirtiğimiz gibi çılgınca ve fütursuzca kulis yaptılar. Siyasilerin önünde
eğildiklerinde neredeyse başlarını yere çarpacak kadar riskli akrobatlık yapan,
eş- dost ve akrabalık gibi olabilen her türlü ilişkiyi sonuna kadar sömüren,
siyasileri taciz edercesine her ortamda ve her zeminde bu uygulamanın olumsuz
olduğunu ifade eden yöneticiler, şimdilik hedeflerine ulaşmış görünüyorlar.
Burada şunu da açıkça ifade etmek lazım ki bu yöneticilerin
bel hizasından bırakıldıklarında yere düşene kadar yedi takla atarak vahşice
mücadele etmelerinin en önemli amili paradır. Evet para. Bu saydığımız büyük iller
ve bu illerin ilçelerinde çok ciddi anlamda MTSK geliri olan yöneticiler bu
ballı görevleri bırakmak istemiyorlar. Bunun yanında dolaylı menfaatler ve
toplumun kaymak tabakasıyla doğrudan temas halinde olmalarının sağladığı sahte
itibar ve statü de Allah için bırakılacak gibi değildir! Yanlış anlaşılmasın bu
kadar takladan sonra bu yöneticilerin işgal ettikleri görevlere verecek
itibarları kalmaz, bahsettiğim şey işgal ettikleri görevlerden aldıkları kazip
itibardır.
Müsteşar’ın Rotasyon Serüvenini Nasıl Değerlendireceğiz?
Sayın Tekin bu süreçte sonuna kadar direnmiştir. Hakkını teslim
etmek lazım ki Sayın Tekin rotasyonun kesinlikle yapılması gerekliliğine
inanmış ve bu yolda son ana kadar kararlılıkla durmuştur. Ancak kelimenin
gerçek anlamıyla son saniyede Sayın Başbakan’ın talimatıyla parmak düğmeye
giderken uygulamadan vaz geçilmiştir. Televizyon röportajında Sayın Tekin’in
vücut diline dikkat edenler ne kadar üzgün ve mahcup olduğunu hissetmişlerdir.
Özellikle moderatörün ‘Taşra rotasyonu yapılacak mı?’ sorusuyla Sayın Tekin ‘Tuvalete
gitmek için izin alıp kantinde yakalanan öğrenci’ psikolojisine girerek ‘Bu
soruyu sormasanız iyiydi.’ demeye getirmiştir. Aslında Sayın Tekin’in yapması
gereken şey derhal istifasını vererek inanmadığı bir uygulamaya ortak
olmamasıdır ama ben şahsen Sayın Tekin’in istifa etmemesini de anlayışla
karşılama taraftarıyım. Neticede genç yaşta böyle bir göreve gelmiş ve
istikbali parlak başarılı bir bürokrattır. 2014 Haziranında mevcut yönetmeliği
uygulayarak durumu toparlama şansına da hala sahiptir.
2014’te Yönetmelik Uygulanır mı?
Daha önce Çalışma Bakanı Sayın Faruk Çelik, tüm bakanlıkları
kapsayan bir yönetmelik hazırlandığını ifade etmişti. Nitekim Sayın Tekin de
DPB tarafından yönetmeliğin bitirilerek imzaya çıktığını ve bu yönetmeliğe
uygun olarak kendi yönetmeliklerini yeniden revize edebileceklerinden bahsetti.
Fazla uzatmaya gerek yok. Yöneticiler özellikle 22 Ağustos darbesinden sonra
tüm beklenti ve inançlarını yitirmişlerdir. Bu saatten sonra Bakanlık
yetkililerine sadece ‘Allah bir’ derlerse inanılacaktır.
Rotasyon yapılsaydı ne olurdu?
Ne masallar anlatıldı. Kurum hafızası silinirmiş, işler
yarım kalırmış, uyum problemleri çekilirmiş, mış, miş, muş, müş…
Bunların tamamı masaldır, dikkat edin hikâye falan değil
haza masal. Yani gerçekle ilişkisi olmayan, yani hayal, yani doğaüstü, yani
zorlama.
Maalesef Sayın Tekin de kerhen bu masaldan alıntılar yaptı.
Rotasyon yapılsaydı iğne ucu kadar bir aksaklık olmazdı. Derhal
işler yoluna girer, yeni yöneticiler eskilerin açıklarını kapatır, yeni bir
ivmeyle taşra teşkilatı bütünüyle ağustos böcekliğinden bal arısı kovanına
evrilirdi.
Şimdi Ne Olacak?
‘Asrın müceddidi’nin şu sözüne imanımız vardır: “Beşer,
zâhirî esbaba bakar; bazen yanlış eder, zulmeder. Fakat kader, başka noktalara
bakar, adalet eder.”
İnanıyoruz ki şer gibi görünen şeylerde hayır, hayır gibi
görünen şeylerde şer olabilir. Neticede bu iptal belki de hayırlara vesile
olacaktır. Ancak yine inanıyoruz ki ‘Beşer zulmeder Allah adalet eder.’ Neticede
bizim için hayırlı da olsa bu yapılan işin zulüm olduğu gerçeğini değiştirmez.
Hâsılı ucunda ölüm yok, yöneticiler işlerinin başındalar. Herkesin
bir hesabı varsa asıl hesap sahibinin Allah olduğuna inancımız tamdır. ‘Büyük’
müdürlerin ‘düzen’leri bozulmamış olacak, ‘küçük’ müdürler alıştıkları
zorluklarla mücadele etmeye devam edecekler. Bakanlık yetkilileri hiçbir şey
olmamış gibi – belki biraz göz bebeklerine bakmakta güçlük çekseler de-
konuşmaya ve işlerini yapmaya devam edecekler. Yine sıcak havalarda takım
elbiselerle meclisin dar koridorlarında ve Milletvekili kapılarında
koltuklarının altları terleyerek bekleyen yağız müdürler görmeye devam edeceğiz.
Hayat devam edecek anlayacağınız!
Metin KOÇER
metinkocer06@gmail.com